Padişahın biri: - 'Bana yalan söyleyebilene
bir küp dolusu altın vereceğim demiş. Yalancılar, hemen saraya koşuşturup başlamışlar yalana; 1.Yalancı: - 'Bir kuş, aslanı kapıp yuvasına sansürürdü. 'Padişah: - 'Bunun neresi yalan?..'- 'Kuş kartaldır,
arslan da kuzu kadar minik bir yavru. Kaptı mı sansürü rür tabii!..'
2.Yalancı: - 'Komşu ülkede bir eşeği kral yaptılar!.. 'Padişah:- 'Ülkenin kralı, pencereden bakınırken tacı nı
düşürmüş. Taç da pencerenin altındaki eşeğin başına geçmiş. Taç kimin
kafasındaysa, kral o'dur tabii!..'
3.Yalancı: - 'Padişahım, ben gökyüzüne bir ok attım. Altı
ay sonra geri döndü!' Padişah:- 'Senin ok bir ağacın üstüne düşmüştür. Ağaç,
sonbaharda yapraklarını dökünce, takılacak yer bulamayıp yere inmiştir.
'Böylece padişah, her yalana gerçek bir bahane bulmuş ve kimse padişaha bu
yalandır dedirtememiş.Ama bir gün bir
Kayserili gelmiş; - 'Padişahım, sen benim babamdan borç
olarak bir k üp dolusu altın almıştın. Şimdi geri almaya geldim. Yalandır
dersen ödülümü ver. Yalan değil dersen borcunu öde!..'